NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
429 - (1345) وحدثني
زهير بن حرب.
حدثنا
إسماعيل بن
علية عن يحيى
بن أبي إسحاق.
قال: قال أنس
بن مالك:
أقبلنا
مع النبي صلى
الله عليه
وسلم، أنا وأبو
طلحة،
وصفية
رديفته على
ناقته. حتى إذا
كنا بظهر
المدينة قال:
"آيبون
تائبون عابدون
لربنا
حامدون" فلم
يزل يقول ذلك
حتى قدمنا المدينة.
{429}
Bana Züheyr b. Harb
rivayet etti. (Dediki): Bize İsmail b. Uleyye, Yahya b. Ebî İshâk'dan rivayet etti.
(Demişki): Enes b. Mâlik şunları söyledi:
«Ben ve Ebû Talha Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte dönüyorduk, Safiyye de Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in devesinin üzerinde, terkisinde idi. Medine'nin
dışına geldiğimiz vakit Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
— Dönenleriz,
tevbekârlarız, âbidleriz, ancak Rabb'imize hamd edenleriz» dedi. Artık
Medine'ye varıncaya kadar bunu söylemeye devam etti.
(1345) وحدثنا
حميد بن
مسعدة. حدثنا
بشر بن
المفضل. حدثنا
يحيى بن أبي
إسحاق عن أنس
بن مالك، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم، بمثله.
{…}
Bize Humeyd b. Mes'ade rivayet
etti. (Dediki): Bize Bişr b. Mufaddal rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Ebî
İshâk Enes b. Mâlik'ten, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen bu
hadîsin mislini rivayet eyledi.
İzah:
İbni Ömer hadîsini
Buhâri «Kitâbu'd-Deavât» ile «Kitâbu'l-Cihâd»da, Enes (Rodiyallahu anh)
hadisini «Kitâbü'l-Cihâd», «Kitâbü'l-Edeb» ve «Kitâbü'l-Libâs»da; aynı hadîsi
Nesâî «Kitâbü'I-Hacc» ile «Kitâbü'I-Yevm ve'l-Leyle»de muhtelif râvilerden
tahrîc etmişlerdir.
Enes (Radiyallahu anh)
hadîsinin Buhâri rivayetinde Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile
birlikte Usfân'dan döndükleri, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in
terkisinde Safiyye Bînti Huyeyy bulunduğu; deve sürerek ikisi birden yere
düştükleri ve Hz. Ebû Talha'nın kendilerine yardım ettiği dahi
bildirilmektedir.
Seniyye: Dağ eteği,
yamaç; fedfed : Sert ve yüksek yer mânâsmadırlar Bâzıları fedfedin boş sahra
mânâsına geldiğini; bir takımları sert ve çakıllı yer demek olduğunu
söylemişlerdir.
«Allah va'dinde
sâdıktır» cümlesinden murâd dînini muzaffer kılması akıbetin ehl-i takvanın
zaferiyle neticeleneceği vesaire gibi şeyler hakkındaki va'd-i ilâhîdir.
Şüphesiz ki Allah Teâlâ va'dinden dönmez.
«Kuluna yardım etti»
ifâdesinden maksat Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellemj'dir. Nevevî diyor
ki: Teâlâ Hazretleri insanlar tarafından harp yapılmaksızın bütün hizipleri
bizzat hezimete uğratmıştır. Bu hiziplerden murâd Hendek harbinde toplanarak
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e karşı elbirliği yapan müşriklerdir.
Allah Teâlâ bunların üzerine bir rüzgâr ile görmedikleri melek orduları
göndermiştir. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in münafıklarla,
kalplerinde maraz bulunan ve (Allah ile Resûlü'nün va'dleri ancak bizi aldatmak
olmuştur) diyenlerin sözlerini tekzib için (Allah va'dinde sâdıktır) buyurması
bu şekilde rabt ve îzâh olımur. Meşhur olan kavle göre hiziplerden murâd Hendek
harbinin hizipleridir. Kaadî İyad bununla muhtemelen her zaman ve her yerde
İslâm'a karşı toplanan küfür hiziplerinin kasdedilmiş olmasını söyleyenler
vardır, demektedir.
Bâzıları Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'ın konuşurken seci' yapmaktan men ettiği halde
burada bizzat kendisinin seci' yapmasını müşkil saymışlarsa da kendilerine
cevap verilmiş: «Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in men ettiği seci'
kâhinlerin yaptığı tekellüflü ve bâtıl şeyleri tazammun eden seci'lerdir. Hiç
tekellüfsüz dile geliveren seci'leri men etmemiş hattâ bunları bazen kendisi de
yapmıştır» denilmiştir.
Bu hadisler kadının
kocasının terkisine binebileceğine, büyüklerin ve ulemânın hizmetlerinde
bulunmanın müstehab olduğuna ve sağ salim yoldan dönen bir kimsenin Allah'a
hamdü senada bulunarak tevbe etmesi gerektiğine delildirler.